1 Kasım 2009 Pazar

KAÇIŞ

Çok sıkıldım.. Projemi yazıp, yüksek lisansımı tamamlayıp hala açılımını bile bilmediğim LLM ünvanını almam gerekiyor. Koca koca kitaplar bana, ben onlara bakıyorum. Romantik bir aşk doğar belki aramızda diye ümit ediyorum. Ama bugün görünce havuza girme iştahımı kaçıran, komple kıl olarak dünyaya gelmiş adam kadar çekici görünüyorlardı bana. (bizim kafaya bone zorunlu ya.. bunlara da haşema giydirmek lazım bana kalırsa..bu kadar büyük lafa maymun gibi bir sevgiliyi de hak ettim kesin ama neyse.. ) Sahiden hiç kimse bu adamcağıza birader çok kıllısın bir çare bul dememiş mi? Ya da hiçbir kadın bu kıllarla seninle yatağa girmem mümkün değil dememiş mi? Ben derim neler demedim.. Kendim de mükemmel olduğumdan değil hani.. O da bana söylesin varsa bir derdi.. Kimse saklamasın.. Düzeltilebilecek bir şeyse tabi.. Ama insanlar alınıyor hemen.. Gururları kırılıyor.. Mesela bir çocuk vardı.. Aylarca pes etmedi benimle buluşmak için aradı durdu.. Çocuk yakışıklı bile sayılırdı aslına bakarsanız.. Ama benim canım hiç istemedi nedense buluşmak.. Yanlış anlaşılmasın öyle peşimden falan koştuğundan değil.. Ne bileyim.. İçi boş konuşmalar geçiyordu aramızda sıkılıyordum.. Neyse beş ay sonunda kabul ettim sinemaya gitmeyi..Her centilmen gibi beni evden almayı teklif etti.. Kabul ettim.. Arabayı park ettik ve sinemaya doğru yürümeye başladık.. Filme yetişme ve fazla konuşmama çabasındaydım..Kendisine alıcı gözle bakamamıştım.. İğrenç bir korku filmi seçtim..Bilinçaltı bir seçimdi sanırım.. Gerçi iyi olan bir korku filmi var mıdır tartışılır.. Saysam öbür elim boşta kalır..Filmde bizden başka kimse yoktu.. Çok sıkıcı olmasına rağmen filme dikkat kesildim..zira kafamı çevirsem biliyorum göz göze geleceğiz .. O pırıltılı gözlere bakmaya dayanamayacağımı biliyorum.. Uzaktan bakıldığında çok acıklı aslında.. Salonda ağzı kulaklarında sevimli bir insan, yanında sahte olduğu her halinden belli tedirgin bir tip..Sinema yöneticileri de filme ara verilse seyircinin kaçacağını tahmin ettiklerinden ara vermeden filme devam edip benim kurtarıcım oldular..Eve gittiğimde yalnız uyumaktan pişman olmayacağım filmden çıkarken şöyle bir baktım bizim çocuğa.. Aman tanrım kaç kilo almış böyle?? Kot pantolonun içine zor sığmıştı.. Yanlardan lovebeltler, önden de göbeği fırlamıştı.. T-shirtü bile göbeğini kapatamıyor hafif havada kalıyordu..Dayanamadım ve sen ne kadar kilo almışsın dedim.. Yediklerinden o anda pişmanlık duyan bir utangaçlıkla gülümsedi ve evet biraz aldım dedi.. Nerden geldiğini anlamadığım bir cesaretle, terbiyesizlik duvarının sınırlarından ‘ yok, baya almışsın ‘ diyen sesim geldi kulağıma...Aynı utanmazlıkla devam ettim          ’ vermeyi düşünüyor musun?’ Aslında bu dediğim baya ayıptı biliyorum. Ama bu sadece göze hitap etme olayı değil artık sağlığı için de vermesi gerekiyordu. Kendisi en fazla 175 cm.di. Gerçi sorsanız 180 falanım der. Neyse 175 boya tam 100 kiloydu. Olacak iş değildi hem de bu yaşta.. Sen acil diyete ve spora başla dedim. Çocuk efendi çıktı bişi demedi. Ama beni bir daha aramadı. Kilo vermeyi bekliyordur belki de kim bilir..

Bakıyorum kitaplara tekrar.. yok hala soğuk aramız..Zamanın da daralmasının etkisiyle aramız ısınmalı diye düşünüyorum.. Tam bir Türk olduğum yumurta ağzına gelince asılmamdan belli aslında.. Sanırım ben strese girmeyi seviyorum…

Müziksiz yapamam ben. Tabi ki Gotan project ve bu aralar favorim la vigueela- bu arada Gotan olmasa bizim dizilerin sofistike ortamlarında ne dinlenecekti merak ediyorum.. her seçkin ortamın müziği yaşasın gotan project..
 Son zamanlarda bir de AYO - Down on my knees'e taktım.. kız çok içli söylüyor.. bayılıyorum...

2 yorum:

egeli dedi ki...

Öncelikle Denyosun. Boş işler peşinde koşmayı ne kadar çok sevdiğin belli. Çocuğa 3 kere üst üste kilolarıyla ilgili laf etmişsin. Sen hiç kendi kaba etlerine arkadan baktınmı? Burası halka açık bi yerden olmasaydı, kullanacağım kelimenin ne olduğunu tahmin edersin. Gerçi halka açık diyorum 1 elin parmkalarını geçmez herhalde buraya girenlerin sayısı. yanlışlıklar gireninde zaten ilk ve son girişi olur. Benden sana abi, amca, dede tavsiyesi. insanların fiziksel özellikleriyle ilkokul yıllarında dalga geçilir ve yüzlerine vurulur. Çünkü bunun ne kadar ayıp bişiy olduğunu o yaşta idrak edemeyiz ama gel görki sen o yaşlardan bugune kadar zeka olarak bi ilerleme kaydedememissin. Cocuğa laf etmişsin kilolu diye sanki adriana limasın sen. Sırf daha fazla erkek yazsın diye dudaklarını şişirten birisin :). Ha bu kadar laf ettim, okuyanda benimde bi kusurum var o yüzden savunuyorum zannedecek. Öyle bi durum söz konusu değil tabi. Sadece seni sinemaya götüren çocuğu küçümseyerek onun fiziksel özellikleriyle dalga geçmenin ne kadar ezikçe bi haraket oldugunu vurgulamak istedim. Bu yazıyı burada tutabileceğini sanmıyorum. Genede kulağına küpe olur inşallah bu yazı.

nur dedi ki...

yazıyı burda tutmuş ben de bravo diyorum!